Ve Simdi Yorgun Yuregim

kimi gün; 
yıldızlara sarıldım, 

samanyolunda avuttum yüreğimin sancısını dolunayda dünyayı dolaştım güneşin saçlarında idama mahkum oldum ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; beşinci mevsime sığındım hayaller ülkesinde villalar kurdum sevgiyle donalttım bahçesini hep baharı yaşattım o villalarda papatyalar ektim bahçesine ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; 
temmuz’un sıcağında üşüdüğüm, mart’ın dondurucu soğuğunda cehennem ateşini yaşadığım oldu mevsimleri karıştırdım, ayları, günleri de ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; bir sokak çocuğunun göz yaşlarına takıldı gözlerim çöplükten ekmek toplayan kişiler pazar yerinde çürük sebze arayan insanlar uykularımı kaçırdı, 
gözlerimi buğuladı ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; karanlığı bekledim feryadımı duyan olmasın diye çekilip odamın bir köşesine saatlerce maziyi seyrettim karanlığın en koyu noktasında ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; sevgiyle nakışlandı kelimeler kalemim en güzel duyguları yansıttı küçük kelimelerde büyük mutluluklar yaşadım dostluğun ulaşılmazına ulaştım ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; 
bir dostun acısıyla acılandım sevinciyle sevindim içim kan ağlasa da dostun mutluluğuna 
mutluluk kattım unuturken kendi derdimi ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; 
üzülmesin diye birileri ateşe verdim kendimi sonra yalanlar dizdim sebepler buldum manasızca “nedeni sen değilsin” diye ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; isyan doldu kelimelerim cümleler yetersiz kaldı duygular anlamsız kalem titredi kalem ağladı kalem eridi acıları yazarken kağıtlar yırtıldı birer birer ve şimdi yorgun yüreğim. 
kimi gün; sevginin karşısında vefasızlığı gördüm günlerce kin kustum nefret çiçekleri açtırdım yüreğimde sonra çaresiz görünce o vefasızı hüzünlü görünce gözlerini 
kuruttum yüreğimdeki nefretleri sevgi çiçekleri uzattım ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; bir dostun darbesini yedim ekmeğimi bölüştüğüm yüreğimi paylaştığım bir dostun hançerini sırtımdan vuruldum acımasızca yine de yıkılmadım ve şimdi yorgun yüreğim. 
kimi gün; sesini bir kerecik duymak için nazlı yarin horozların ötmesini şafağın sökmesini güneşin doğmasını bekledim... horozlar öttü ezanlar okundu güneş tüm ihtişamıyla doğdu şafaktan ne sesini duyabildim nazlı yarin ne de yüzünü görebildim 
ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; dakikalara takıldı mutluluğum günleri ve saatleri çok gördüler saliselerde intihar etti hayallerim gözlerim güneşle karardı düşlerim bir neşterin ağzında parçalandı ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; kanadı kırık bir serçeye 
şiirler yazdım acısını hissettim yüreğimde onun çırpınışıyla yaşardı gözlerim merhem oldum yarasına sonra kavuşunca özgürlüğüne kavuşunca dostlarına mutlu oldum kanat çırpışında ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; terkedip gitmek istedim bu şehri 
nereye gittiğimi söylemeden uzak diyarlara meçhul kentlere kırarak ayaklarımdaki prangayı vefasızca gitmek... ama vefasızlığı bildiğim için vefasızlığı tattığım için 
vefasızlık yapamadım sevgiliye ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; dev hayallere kapıldım her zerresi maddiyat dolu heranı utanç dolu güçlüydüm ya neler satın almadım ki alçakça şerefsizce şerefler satın aldım kiminin namusunu kiminin onurunu 
kiminin insanlığını,bastırıp parayı sonra utanç duydum kendimden günlerce bakamadım aynalara yüzüm iğrenç hayaller iğrenç benliğim iğrenç ve şimdi yorgun yüreğim. 
...
kimi gün; telefon sesi dinledim saatlerce bir bayram sabahı mutluluğa koşarken tüm insanlar ben acıları devşirdim deste deste göz yaşlarımı içtim kadeh kadeh sahte gülücükler savurdum etrafa sahte mutluluklar kendimi dahi aldattığım oldu gülerken kendimi dahi kandırdığım ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; titrek ellerimle bir mektup yazmak istedim sevgiliye gökyüzü kağıt okyanuslyar mürekkep oldu ama yine de yetmedi yine de yazamadım o iki kelimelik mektubu ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; acılarım dahi acıdı halime sigaram göz yaşları döktü yalnızlığım yalnızlığıma isyan etti odamdaki tüm fotoğraflar dile geldi diz çöküp yalvardılar “üzülme” diye ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; bir dost aradım kendime acılarımı dökeceğim mutluluğumu paylaşacağım kapısını çalınca dostların “ah”ları,“vah”ları işitince unuttum kendi acılarımı mutluluğumu da ve şimdi yorgun yüreğim. kimi gün; bastım küfürleri kendi kendime “sanane ulan! sanane acı çekenlerden sanane batan dünya ezilen insanlar leylalar mecnunlar yok olan sevdalardansanane” amainsandım insan gibi insan “banane” diyemedim ve şimdi yorgun yüreğim. yorgun yüreğim oysa çok şey istemedim hayatta bir tutam sevgi biraz dostluk para,şöhret kini olmadı yüreğimde sevdaya ulaşmak sevdayı tatmaktı tek amacım aynalara hiç bakmamışım “kimim? ” “neciyim? ” “nasılım? ” diye ve şimdi yorgun yüreğim.

Ali Cihangir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder