Asık Hic Yalnız Kalır mı Hafız (Serdar Tuncer)

SERDAR TUNCER

Ayrılık hasretlik kâr etti cana
Seher yeli sultanımdan bi haber
Selam tebliğ et hutbi cihana
Seher yeli sevdiğimden bi haber
Seher yeli sultanımdan bi haber


Ayrılık Hasretlik bazen kâr eder cana ve yayın başladığında yayın başlamamış gibi yaparak bir türkü söylersin, ahvalini arz etmek mahiyetinde. O türküyü bahane edersin hasretle. Haberimiz yoktu sanki.

Ayrılık hasretlik bazen kâr eder cana. Sevenle sevilen arasında fark var mıdır? Bakın orası şüpheli. Bir zaman demiştim ki “Aşık hiç yalnız kalır mı hafız? Yar çıksa kapıdan hasreti girer, hayali girer içeri.”

Aşık tek başınayken bile yalnız kalamayan adamdır. Yalnız kalamaz o. Ya sevgilinin hayali vardır ya kendisi. Hz. Mevlana gibi seslenir: İki gecem var ikisinde de uykusuzum. Biri sensiz olduğum gece, hasretin bırakmaz ki gözüme uyku girsin. Diğeri senle olduğum gece, yanımda sen varken uyumak olur mu?

Aşık yalnız kalamaz hafız! Ayrılık hasretlikte kar ediverir bazen cana. Almış aşık sevgilinin yanına gitmiş başını. Boynunu bükmüş, özledim demiş, perişanım, derdim çok, gamım çok, kederim çok…

Aşığın kederi olmaz hafız! Aşıkta keder ne arar? Sevgilinin yüzünü gördüğün anda bitiverir bütün kederler, bütün dertler, bütün tasalar. Belki Hz. Mevlana onun için der: Kimisi yüzünü sevgiliye döner, kimisinin yüzü sevgiliye dönmüştür.

Aşık yalnız kalamaz, kalkar gider sevgilinin yanına. Derdini anlatır, tasasını. Sevgili güler, ayaklarını aşığının dizlerine koyar ve döner bakar. “Kederin var mı?” Durur bi aşık yoklar kalbini “yok” deyiverir. Maşuk güler “Var deseydin yalancısın diyecektim.”

Sevgilinin yüzünü görünce kalbinde hala dert olan adam aşk iddasında bulunmasın. Sesini duyunca, hayali hatrına gelince, kalbini yoklayınca kalbinde hala dert varsa, keder varsa, gam varsa sen aşık değilsin hafız!

Çünkü sevgilinin derdi öyle bir derttir ki bütün dertleri siler, kaldırır, atar. Ayrılık hasretlik kâr eder bazen cana, seher yelinden haber gönderir aşık. Aşığa herşey onu söylemezse o adama aşık denir mi? Seher yeli güzel bir koku getirse “yar oturmuş yele karşı, alıp getirdiği onun kokusu” diyemeyen adam aşık mıdır? Yüzüne yağan kar tanesini sevgilinin parmakları zannetmeyen, bir bardak çayı iki tane söyleyip “iki çay söylemiştik ordan birisi açık” keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Ne güzel söylemiş Cemal Süreyya “İki çay söyler ordan birisi açık, birini kendi yerine diğerini sevgilinin yerine içer.” Her şey onu söyler.

Bir zaman demiştim ki “bana herşey seni hatırlatıyor” diyen adam aşık değil unutkandır. “Hiçbir şey seni unutturamıyor” diyen adam aşktan birazcık haberi vardır. Birazcık haberi oluşu, hiçbir şey unutturamıyorsa onu hala kendisi vardır. Tam haberi olsa kendiside kalmayacak. Aşık maşuk varsa hala orda aşk yoktur hafız! Yok etmiyorsa aşk yoktur! Aşk, ne güzel söylemiş Niyazi Mısri Sultan “Bela gökten yağmur gibi yağarsa başını ana tutmaktır adı aşk.  Elinde sükkeri ayruğa sunup. Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk.” Ah ah…

Ayrılık hasretlik kâr eder cana ve bir ümit beklersin. Bir gün olur perdeyi yar perde:

Kaldır nikâbını ey vech-i enver.
Zulmette gönlümüz olsun münevver
Şarab-ı lalinin lezzeti dilber
Söyletir efsane efsane beni
Sakiya camında nedir bu esrar
Kıldı bir katresi mestane beni
Şarab-ı lalinde ne keyfiyet var
Gezdirir meyhane meyhane beni

Bir gün olur perdeyi yar kaldırır. Seyrü cemali ile bizi güldürür. Kadir bunun için var. Ramazan bunun için gelir. İnsan böyle insan olur. Aşık böyle hiç olur hafız. Bir gün olur perdeyi yar kaldırır…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder