Denge
Yaşam seçimlerle ve yorgunluklarla geçerken bazen olmadık zamanların zincir halkaları sizleri hem bağlar hem çözer...
Her seçim bir kaybediştir ya da en doğru seçimdir, bunu bazen bilemeyiz bu nedenle bazen zamanı kendi seyrine bırakmak gerekir.
Ya da ilişik yaşamalı ne dersiniz?
Zaman zaman engeller gelir karşınıza, dönemeçler, yol ayrımları, yön duygunuz karışır ve yüreğinizdekiler arapsaçı olur ya, her yanınızda güzel ve farklı yürekler vardır... Ne yazık ki yaşam bazen seçimlere dayanır!
İnsanda tek yürek vardır çünkü! Her ne kadar bazı uzuvlarımız çift olsa da yürek, dil, dudak, burun tektir. Göz bu, her şeye bakar ama beyne gönderdiği sinyal tek olmalıdır.
Evet işte an, o an aşk kırgınlığınızın açık yerinden içeri giriverir, yorgunluğunuza gelir yaslanır. Yürek her şeye rağmen uçmaya hazırken, kanatları kimi kırılır, kimi açılır. O da şansıdır insanın.
Her şarkı sizi anlatır, her şiir biraz size benzer! Sonra, sonrası zor iş!
Belki bir meyve tabağıdır yaşam size sunulan çeşit çeşit tat ve renklerdir.
Her meyvenin tadı farklıdır değil mi? Ama içlerinde birini daha çok seversiniz çilekte güzeldir, kirazda ama tercih hakkınız söz konusuysa birini alırsınız, ama seçim yapmak öylesine zordur ki diğerinde aklınız kalır.
Belki ilişik yaşamak en güzeli dostu dost, arkadaşı arkadaş, sevgilinin sevgili kalmasını sağlamak en mantık seçim olsa gerek.
Ta ki o meyvenin tadını değiştirdiğinizde diğer meyveyi sevmeye başladığınızda. Ona tek uzuvlarınızla yaklaştığınızda o meyveyi yemelisiniz.
Yüreğinizdeki dengeyi ya da eskilerin deyimiyle mizanı çok iyi ayarlamanız gerekir. Sevginin ve yaşamınızdaki kişilerin yerini net tayin etmelisiniz.
Kırgınlıklarınızda yerini dolduracak insanları değil doğru insanları seçmek sizdeki karmaşıklığı yok edecektir.
Bir söz vardır:“boşluk dolduranlardan değil, yeri doldurulamayacaklardan olun”...Ki aşkın asaleti içinizde yok olmasın.
“Aşk; insanı kırgın ve yorgun zamanda ziyaret eder”.dedik durduk!
Davetsiz bir konuktur o! Sizlere tavsiyem, bırakın o konuğu biraz daha tanıyın sonra Seçime gidin... Her meyve sizin olmaya bilir ama sevmekte güzeldir... Ne var ki tek meyve sizin damak ve göz zevkinize daha uygundur.
Seçim sizin!
Ya da sonuç aşağıda ki gibi mi olmalı?
İlişik yaşayacaksın!
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. 'o olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten
genellikle o daha az sever seni, senin onu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Sahiplenmeyeceksin o kadar.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlar sız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, çatıların gökyüzüyle birleştiği
yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, güneşi, ayı,
yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
'o benim.'diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin
kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...!
(alıntı)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder