Tarihteki Kadın liderler kim, neler yapmışlar, nelere öncülük etmiler merak ediyor musunuz.
COCO CHANEL
(19 Agustos 1883, Saumur, Fransa - 10 Ocak 1971, Paris, Fransa), Fransız moda tasarımcısı,
Chanel markasının kurucusu. İsmi "Time: Yüzyılın En Önemli 100 Kişisi" listesinde de gecen tek moda tasarımcısıdır. Chanel sadece dünya kadınlarını değil Türk askerlerini de giydirdi. 1930’lu yıllarda Atatürk, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üniformalarını Coco Chanel’e tasarlattı. Türk ordusu 1980’lere dek onun imzasını taşıyan üniformalar giydi. Üç yıl önce TSK kıyafetlerinin son tasarımını yapan Arzu Kaprol de kıyafetlerde beğendiği ve değiştirmek istemediği kısımların hep Chanel tarafından tasarlananlar olduğunu söylemişti.
(d. Ocak MÖ 69 - ö. 12 Ağustos MÖ 30), Antik Mısır'ın son Hellenistik kraliçesidir.
Asıl ünvanı VII. Kleopatra olmasına rağmen kendisinden önce gelenler unutulduğu için, kısaca Kleopatra olarak bilinir. 9 dil bilen Kleopatra zeki bir kadındı.
İskenderiye'de doğdu. Aslen Yunan olan Kleopatra, babası XI. Ptolemaios'un vasiyeti üzerine kardeşi ile evlendi. O zamanlar Mısır'da egemen olan Yunanlılar Mısır toplumuna karışmamak için kendi soylarından olan kişilerle evleniyorlardı, bu da akraba evlilikleri özürlü insanların doğumuna yol açıyordu. Babası öldüğünde 18 yaşında olan Kleopatra tahta çıktı. Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benimsemesi için kendini Mısır dinine verdi. Kardeşi tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollandı. Kleopatra'nın dedesinin adı Dadadidis'dir. Mısır için büyük bir kahramandır.
Kleopatra iktidara, yanında büyük Roma diktatörü Sezar ile geri döndü. Kleopatra'nın bir halı içinde Sezar'ın sarayına girdiği ve bu büyük kralı kendine aşık ettiği rivayet edilir. Bu olaydan sonra kardeşi, kimsenin bilmediği bir sebeple Nil sularında boğuldu.
Kardeşinin aradan çekilmesi ile Kleopatra tek başına iktidar koltuğuna oturdu. O sırada Sezar'dan bir çocuğu oldu ve minik Sezarion'u alıp Roma'ya gitti. En büyük hayali, iki imparatorluğu birleştirip Büyük İskender'in de hayali olarak bilinen tüm dünyaya sahip olmaktı.MÖ 44'te Sezar ölünce bu hayallerini ertelemek zorunda kaldı.
Sezar ölünce Roma İmparatorluğu, tahta çıkan Octavian (Sezar'ın yeğeni ve resmi evlatlığı) ve Marcus Antonius arasında ikiye ayrıldı. Doğu, artık Marcus tarafından yönetilmekteydi ve ilk işi de Mısır'ı ziyaret oldu. Antonius Kleopatra'ya delice aşık oldu. Kleopatra'nin Antonius'dan da iki kız çocuğu oldu. Bir süre Tarsus'da yaşadılar ve bu yıllarda Octavius'a savaş açtılar. Aktium'da yapılan savaşta Kleopatra ve Marcus kaçmak zorunda kaldı. İskenderiye'deki sarayına dönen Kleopatra'nın kendisini bir kobraya sokturarak intihar ettiği rivayet edilir. Ama son zamanlarda zehir içerek öldüğü anlaşılmıştır. Kolay yapılan bu zehir, acı çektirmeden birkaç saat içinde öldürüyordu. Öldüğünde 39 yaşındaydı.
MECDELLİ MERYEM
Yeni Ahit'e göre İsa'nın takipçilerinden biri.Markos ve Yuhanna İncillerine göre, öldükten ve gömüldükten sonra dirilen İsa'yı ilk gören kişidir. 22 Temmuz, Hıristiyanlıkta Aziz Mecdelli Meryem Günü'dür.
Mecdelli Meryem'in, Celile'nin Tiber Gölü kıyısındaki "Mecdel Nunayya" kasabasından olduğuna inanılır. Luka İncili'ne göre İsa onu kötü ruhlarından arındırmıştır.
Luka İncili'ne göre İsa bir gün Ferisilerden Simun'un evine yemeğe gider. Yemek esnasında kentte günahkâr olarak bilinen bir kadın odaya girer ve İsa'nın ayaklarını gözyaşları ile ıslatıp saçları ile siler. Daha sonra güzel kokulu bir yağ ile ovar. Simun, "Bu adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının kim ve ne tür bir kadın olduğunu, günahkâr biri olduğunu anlardı," der. İsa Simun'a kısa bir öykü anlatır ve sonrasında kadının diğerlerinden çok olan günahlarını bağışladığı için onun da kendisini diğerlerinden daha çok sevdiğini söyler. Daha sonra kadına "Günahların bağışlandı ... İmanın seni kurtardı, esenlikle git," der. Luka İncili'nde bahsedilen bu günahkar kadının Mecdelli Meryem olduğu kabul edilir.
Maria Magdalena ya da Mecdelli Meryem hakkındaki bir diğer inanışa göre, İsrail'de fahişelik yaptığı gerekçesiyle taşlanan Meryem'e İsa yardım eder. İsa, kadını linç etmek için toplanan kalabalığa Hiç günahım yok diyen devam etsin der ve bunun üzerine öfkeli kalabalık dağılır. Daha sonra Meryem tövbe ederek Hıristiyanlığı benimser ve bir azize olur.
BOUDİCA
Boudica'nın kocası ve varlıklı bir ön-Romalı olan Iceni kralı Prasutagus ölünce, İmparatorluğa bağlı müvekkil krallıkların yaptığı gibi krallığını Roma'ya bırakmak yerine kızları ve Roma imparatoruna ortaklaşa olarak miras bıraktı. Roma kanunlarına göre kadınlar varis olamadığından İmparatorluk bu kararı reddetti ve procurator Catus Decianus tüm mülkünü haczettirdi. Krallık fethedilmiş varsayılarak İmparatorluğa katıldı. Prasutagus'un dulu Boudica kırbaçlatıldı, kızlarına tecavüz edildi.
60 ya da 61 yılında Roma eyalet valisi Gaius Suetonius Paulinus'un Gallere doğru bir sefere çıkmasını fırsat bilen Iceni,Trinovanteler ve diğerlerini Boudica liderliğinde ayaklandılar. Vali Suetonius Paulinus ve Lejyonları tarafından kesin olarak yenilgiye uğratılmadan önce, Camulodunum (Colchester), Londinium (Londra) ve Verulamium (St Albans) şehirlerini yıkıp, talan ettiler (Yıkılıp talan edilen üç şehirde ölenlerin toplamı aşağı yukarı 70,000-80,000 kişi arasındadır.). Britonlar sayıca Romalılardan fazla olduğu halde, Roma lejyonlarının mükemmel disiplin ve taktiği onlara mutlak bir zafer kazandırdı. Roma İmparatoru Nero'nun ortaya çıkan bu kriz karşısında adada bulunan tüm birlikleri geri çekmeyi tasarladığı sırada gelen Suetonius'un bu zaferi, adadaki Roma varlığını sağlamlaştırmıştır.
Bu olayların kayıtları, tarihçiler Tacitus ve Cassius Dio'nun, eserlerinden Rönesans döneminde yeniden öğrenildi veVictoria devrinde, Kraliçe I. Victoria tarafından adaşı olarak ilan edilmesiyle birlikte Boudica'nın efsanevi ünü ortaya çıktı. Boudica, bu dönemden sonra Birleşik Krallıkta önemli bir kültürel sembol olarak kalmıştır.
I. ELİZABETH
(7 Eylül 1533 – 24 Mart 1603), İngiltere'nin 17 Kasım 1558 tarihinden ölüm tarihine kadar olan süre içerisindeki kraliçesiydi. Ayrıca İrlanda'nın ve sembolik olarak da Fransa'nın kraliçesi olarak kabul ediliyordu. İngiltere'yi 16. yüzyıl boyunca yöneten Tudor hanedanının üyesi olan kral ve kraliçelerinin 5. ve en sonuncusuydu. Yaşamı boyunca hiç evlenmediği için Bakire Kraliçe adıyla da anılır. İngiliz kral ve kraliçeleri arasında en önemli rol oynayanlardan birisi olarak düşünülür.
Kraliçe Mary 17 Kasım'da öldü ve yerine Protestan Prenses Elizabeth tahta geçti. Mary'nin kocası II. Felipe Elizabeth ile evlenmek istedi fakat Elizabeth'in çocukluk aşkı Robert Dudley'e olan zaafı yüzünden evlilik gerçekleşmedi. Elizabeth ilk olarak kiliselerde mass ayininin uygulanmasını yasakladı, daha sonra kendini İngiltere klisesinin yöneticisi seçtirdi ve ülkeyi yeniden Protestan döneme döndürdü. Bunun sonucu olarak birçok suikastla burun buruna geldi. Yakın koruması ve kraliyet muhafızları şefi Sir Francis Walsingham'ın uyguladığı politikalar sayesinde bu suikastlerden kurtuldu. Katolik İskoçya'ya karşı protestan lordları destekledi, verdiği desteğin deşifre olmasının ardından İskoçya ile savaşa girdi.Bu dönemde İskoçyanın başında Elizabeth'in babası VIII. Henry'nin kız kardeşi Margaret Tudor'un küçük torunu Mary Stuart vardı. Fransa'nın ölen kralının ardından Mary Stuart'ın annesi Marie Guise'in hanedanın başına geçmesinin ardından Fransa, İngiltere'yi işgal planlarına girişti. Fransa gibi büyük bir güçle savaşa girmenin hata olacağını düşünen Elizabeth baş danışmanı William Cecile'i Fransızlar ile müzakere için İskoçya'ya gönderdi. Muzakerelerden sonuç ancak Sir Francis Walsingham'ın Marie Guisesuikastının ardından alındı. Fransızlar işgal planlarından vazgeçerek İskoçya'yı terkettiler ve Mary Stuart İskoç tahtından indirilerek kuleye kapatıldı,ardından burada planladığı suikast yüzünden vatan hainliği suçundan idam edildi. Böylece Elizabeth taht için alternatif bir katolik Tudor kanını ortadan kaldırdı. Büyük rakiplerine karşı büyük müttefiklere ihtiyaç duysada istemediği bir erkekle evlenmeyi reddetti ve bu yönde kendisine baskı yapan baş danışmanı William Cecile'in görevine son verdi. 1588 yılında II. Felipe'nin İngiltere seferinde Dönemin en büyük ve en güçlü deniz filosu olan İspanyol Armada'nın İngilizler tarafından yakılması Elizabeth'in isminin günümüze kadar unutulmadan gelmesini sağlamıştır. Kraliçe 1603 yılında ülkeyi uzun yıllar tek başına yönettikten sonra öldü, ölüm döşeğinde elinde Robert Dudley'in kendisine yazmış olduğu mektubun bulunduğu rivayet edilir.
VİCTORİA
(24 Mayıs 1819 – 22 Ocak 1901), Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Kraliçesi (1837-1901) ve Hindistanİmparatoriçesi (1876-1901). 19. yüzyılda 63 yıl yedi aylık bir süreyle Birleşik Krallık tarihinde en uzun süre saltanat sürmüş hükümdardır.
Tahta amcası IV. William'ın ölümü üzerine 20 Haziran 1837 tarihinde 18 yaşındayken çıktı. 1840 yılında kuzeni Prens Albert'la evlendi ve 9 çocuk sahibi oldu. Siyasi yaşamda aktif rol aldı. 1861 yılında Prens Albert öldükten sonra yaşamının geri kalan kısmını siyahlar giyerek yas içinde geçirdi. "Tutuculuk" ve "ahlak gösterişi" Kraliçe Victoria dönemine damgasını vurmuştur.
Kraliçe Victoria'nın saltanatı boyunca en önemli olay Birleşik Krallık'ın Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte Rusya'ya karşı savaştığı Kırım Savaşı'dır (1854-1856).
Kraliçe Victoria'nın 9 çocuğundan 8'i diğer Avrupa hanedanlarından kişilerle evlendiler. Günümüzde bile birçok Avrupa monarşileri Kraliçe Victoria'nın soyundan gelen kişilerle yönetilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder