Seyh Edebali'nin Osman Gaziye Liderlik Nasihatleri.
“Ey Oğul!
1.
Beysin!
Bundan sonra, öfke bize; uysallık sana...
2.
Güceniklik
bize; gönül almak sana..
3.
Suçlamak
bize; katlanmak sana..
4.
Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana..
5.
Geçimsizlikler,
çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana..
6.
Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize;
bağışlama sana...
7.
Bundan
sonra bölmek bize; bütünlemek sana..
8.
Üşengeçlik
bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..
9.
Sen
ve arkadaşlarınız; kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla
bize vaat edilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.
10. Güçlü, kuvvetli, akıllı ve
kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah
rüzgârlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder.
Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır, çok
önemlidir. Bir bey, sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham
armut, yenmez; yense bile, bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut
gibidir.
11. Milletin, kendi irfanın içinde
yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri
tutan da bu irfandır.
12. İnsanlar vardır, şafak vaktinde
doğar, akşam ezanında ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir.
Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Hırsımız, bencilliğimiz...
Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle
gün ışığına çıkacaktır. Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle
beraberdir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere
dönersin. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...
13. Şu üç kişiye; yani cahiller
arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene
acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.
14. Haklı olduğun mücadeleden korkma!
Sevildiğin yere sıkça gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz.
Düşmanını çoğaltma, haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki atın
iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü pek)
derler.
15. En büyük zafer, nefsini
tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir.
Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir.
Ülke, sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi
onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve
kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar.. (Bu nasihat,
Osmanlı'yı 600 sene yaşatmıştır.) İnsan, bir kere oturdu mu, yerinden kolay
kolay kalkmaz. Kişi, kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca, laflamaya başlar. Laf,
dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez. Dost, düşman
olur; düşman, canavar kesilir!..
16. Kişinin gücü, günün birinde tükenir;
ama bilgi, yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa
kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür, eseri kalır. Gidenin değil,
bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli.
Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp
inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş, yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye
kılıç indirmesi, bir cinayettir. Bey, memleketten öte değildir. Bir savaş,
yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok,
süre az!..
17. Yalnızlık, korkanadır. Toprağın
ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter
ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi, davanın esası olmalıdır. Sevmek
ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!..
18. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de
bilemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder